29 Aralık 2012 Cumartesi

Sakin Nehir

Değer verdiğim bir insandan dinlemiştim; "Durağanlıktan uzak kalınmalı. Fotoselli musluklar bile durağanlıktan hoşlanmaz. Altına sokulan elde bir hareketlenme görmezse hemen su vermeyi keser" diyordu. Evet, fotoselli musluklar bile azıcık da olsa hareketlenme istiyor. Hareketi gördükleri an suyu yani "bereket"i akıtıyorlar.

Yapacağımız işlerde bereketlenme umuyorsak durağanlıktan sıyrılmalı, sürekli hareket halinde bulunmalıyız. Bu hareketlenme zaman zaman yavaşlasa da aslolan sürekli olmasıdır. Buradaki hareketlenmeden kasıt fikri alemimizdeki hareketlenmedir. Ve aynı zamanda bunun fiiliyata dökülmesidir.

İşleyen demir pas tutmaz misali, işlemeliyiz hayatı ki canlılığımızın belirtisi olan hayat organlarımız pas tutmasın.

Durgun bir göl gibi değil de sessiz ve sakince akan bir nehir olmalıyız belki de. Sessizce olsa da akmalı, durmamalıyız. Çünkü durgun suyun dibinde tortulanma olur, oksijen yoksulluğundan canlı yaşamı etkilenir ve canlı çeşitliliği azalır. Aynı bu şekilde hareketsiz bireyler ve bu bireylerin oluşturduğu toplumlar pörsümeye ve çürümeye mahkumdurlar. Birey bazında bu problemin aşılması tetikleyici bir unsur olarak toplumları da etkileyecektir. Bu da üreten ve ilerleyen bir toplumun oluşmasına katkı sağlayacaktır.

İşte bu yüzden, Sakin Nehir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder